Hem biz bulacağız, hem de enerji güzergahı olacağız

Details

Erstellt am Montag, 28. Dezember 2020 15:43

Zugriffe: 3223

Karadeniz’de keşfedilen gaz yataklarına çok sevinmiştim.

Nasıl sevinmezsin, her yıl milyarlarca euro enerji gideri olan bir ülke bundan sonra İran ve Rusya’ya daha az bağımlı olacak ve kendi insanına hayatı önemdeki mutfakların ve ısınmanın olmazsa olmazı olan gazı daha ekonomik fiyatlara verebilecektir. Hep petrolün öneminden bahsedilir ama günümüzde ısınma ve mutfak için gaz da petrol kadar önemli bir yakıt haline geldi. Çocukluğumdan beri hep kendi kendime bu petrol ve gaz sağlı sollu komşularımızda var da sadece biz demi yok diye sürekli sorduğum olmuştur. Ama geçen yıldan bu yana her haber dinlememde enerji ile ilgili bir müjde duyduğumda sürekli olarak heyecanım yüz seksen yapmaya başladı. İnşallah Karadeniz havzasındaki rezervleri yenileri izleyerek daha güzel haberler çok yakındır diye düşünüyorum.

         Dün akşam güler yüzlü enerji bakanımızı diniliyorum televizyonda ve anlatıyor; Eskişehir Kırka Tesisleri dünyanın en büyük bor madeni üreten tesisidir. Dünyadaki bor rezervlerinin yaklaşık %72’si Türkiye’de. Dünyada %52-53 civarında bir pazar payımız var. Bu tesislerde ürettiğimiz bor ve türevlerini tüm dünyaya pazarlıyoruz. Yaklaşık 2-3 yıldır borun içerisindeki sıvı atıkların içerisindeki diğer minerallere, maddelere odaklanmıştık. Bunlardan en önemlisi, en değerlisi de lityum olduğunu farkettik. Artık insanlar daha çok mobil, bir yerden bağımsız olarak yaşamını ve iş hayatını sürdürme odaklı devam ediyor. Herkesin elinde bir cep telefonu var, tabletler var, diğer akıllı cihazlar var. Ama bunlar da bir enerji ihtiyacı doğuruyor. Bugün değişik materyallerden piller yapılabiliyor, ama lityum hem daha kararlı olması, hem de çok daha düşük hacimlerde yüksek miktarlarda enerji depolayabilme özelliği nedeniyle de daha öne çıktı. Özellikle elektrikli otomobillerle birlikte lityuma dayalı bataryalar ve piller yine çok daha fazla önem kazanmış olacak. Dünya ihtiyacının büyük bir kısmını Güney Amerika ülkeleri karşılıyor. Temel amacımız, Türkiye’nin lityum ihtiyacının tamamını bu tesisimiz ve diğer bor madeni tesislerden karşılayabilmek” ifadelerini kullandı.

         Türkiye kendi madenlerini işliyor. Önce kendi ihtiyacını karşılıyor, sonra ihracat kalemlerinin içine yeni bir ürünü koyarak işlenmiş maden satmaye başlıyor. Eskinden bunları ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere yapar derdik ve bizim yapmamız bize göre imkansız bir şey idi. Biz dışarıdan almayınca birileri de dışarıya daha az satmaya başladı. Bir arkadaşıma sordum Doğu Akdeniz’deki durum nedir diye.  Aldığım cevap o kadar hoşuma gittiki, “Türkiye olarak denizlerde sürekli başka ülkelerin gemileri ve personeli bizim için aramalar yapıyordu. Sonuçta bulamadık diyorlar ve biz de masrafı ödüyor ve güle güle diyorduk. Cumhuriyet tarihi boyunca böyle oldu. Şimdi kendi gemimizde Türk mühendisleri arıyor ve buluyorlar da” Çok ilginç değilmi? İnanıyorum ki, çok değil 5 yıl içinde Türkiye dünya enerjisinin başkenti olacak. İnşallah, 2023’e kadar hem biz bulacağız, hem  de enerji güzergahı olacağız.